20 Eylül 2012

BİN YÜZ BİR YÜZ

 
 


Hiç bitmeyen bir hikaye yazmak isterdim. Sonu bilinmezliklerde kaybolan, içinde hep kahkaha olan bir hikaye...İnsanların sadece gülen yüzünü gördüğüm, sahtekarların olmadığı bir düşte geçen hikaye...Bu söylediklerim o kadar imkansız ki! Hayatınıza değer kattığını sandığınız insanlar hiç sebepsiz yere sizi üzmeye bayılırlar. Her gün yüzlerinde farklı bir maske... Gerçek yüzleri hangisi ayırt edemezsiniz. Etrafınızda gülen sahte dudaklardan ibarettirler bazen. İçten içe kuyunuzu kazan, farklı düşünceler besleyen...
 
Çok sevdiğim bir söz var: "Herkes ederi kadar!". Gerçekten de öyle! Eninde sonunda o maskeler düşer, ucube yüzleri çıkıverir ortaya. İnsan kendini ne kadar uzun süre saklayabilir ki zaten? Ne kadar gizleyebilirsin huyunu, suyunu... Başkasının kılığında ne kadar dolaşabilirsin? Ruhun yorulur, düşüncelerin yorulur, bedenin yorulur. İçindeki pislik zamanı gelince akıverir işte. Genelde tartışmalarda ortaya çıkar bu durum. Eğer bir taraf bağırıyorsa emin olabilirsiniz maskesinin biraz sonra düşeceğine..
 
Bir de her şeyi kendi üzerine alınan insanlar vardır. Ne yapsanız, ne söyleseniz kendileri için söylediğinizi düşünürler. Aman ha! Uzak durun bu hastalıklı kişilerden! Resmen patlamaya hazır bir bombadır ve ne yapacakları bilinmez. Çantalarına bir psikologun kartını atarak yardım edebilirsiniz bu insanlara.
 
Kendini sorgulayan insanlardan hiçbir zaman korkmadım. Kendini bilen insan bunu her zaman yapar zaten. Kendi eksik yönlerini de görmeyi bilir. Hatalarının da farkındadır zaten. Bu özelliğin de sonradan kazanılacağını düşünmüyorum açıkçası.Yetişkin birine kendini sorgulamayı öğretmek, empati kurmasını istemek bi yere kadardır. Aile; çocuğunu bu şekilde yetiştirmelidir. Ne yazık ki çok kaliteli olduğunu düşünen insanların da yetişme tarzında kesinlikle bir sorun vardır. Belki bu yazıma sinir olanlar çıkabilir. E olsunlar diye yazdım bende zaten :))) Ne demişler "Herkes ederi kadar!"
 
Aylin ALAGÖZ/ 2012

Hiç yorum yok: