26 Haziran 2012

KAMİKAZE



İstanbul' daki tüm yokuşların sonu mutlaka denize çıkar. Yapışık binaların aralarından gözükür ışıltılı mavilik. Çocuk gibi koşmak istersin derinlere doğru. Önce hafif bir deniz meltemi okşar yüzünü, ardından yosun ve balık kokusu, dalgaların kıvrımları belirginleşir ve nihayet dalga sesleri kulağa çarpar. O anda gözünü kapatırsın bir çocuk gibi. Kamikaze gibi tepetaklak olsun istersin bir anda Dünya. Gökyüzünün yerine deniz geçse mesela bir günlüğüne. Taksak pembe gözlüklerimizi ve baksak denizin içine. İçindeki milyonlarca keşfedilmemiş güzelliğe. Balıklara, ahtapotlara, mercanlara, yosunlara, deniz analarına, muhteşem kabuklara, midyelere, ıstakozlara, deniz atlarına, köpekbalıklarına, mavi balinalara, süngerlere, istiridyelere, yengeçlere ve daha milyonlarcasına...

 Mavi suyun içine küçük bir çocuğun suluboya ile çizdiği desenler gibi rengarenk bir gökyüzü yapsak bir günlüğüne. Uzansak bir bulutun üzerine baksak yaptığımız o rengarenk resme. Deniz damlasa yüzümüze. Balıkların, yengeçlerin oyunlarını izlesek saatlerce. Keşfedilmemişi keşfetsek kendi içimizde. Yere basmayan ayakkabılarımız olsa. Topuk pontları diye bir kelime hiç olmasa mesela. Bulutlarla seyahat edebilsek canımızın istediği yere gitsek. Canımız sıkıldığında dev akvaryuma dalsak gözlerimiz kapalı, çocuk ruhumuz elimizde.

İçinde çamur olmayan yeni bir Dünya yaratmalı bence. Hayatımızın lunaparklarının gişeleri hep açık olmalı, içerisi renkli. Hiç susmayan hiç büyümeyen çocuklar olmalı ruhumuzun bir köşesinde.Birinin önünden ya da arkasından yürümemeli. Sadece yanından yürümeli.Tüm güzellikleri yanyana aynı anda görmeli.

Hayat çok kısa ve tek biletli bir oyun.Farklı bakış açılarından bakılmayı hak eden bir oyun. Eğlenin, eğlendirin. Hayata geç kalmadan cesurca yaşayın...

Hadi KAMİKAZE'ye binelim... :)))))

Aylin ALAGÖZ/ 2012


                      

Hiç yorum yok: