23 Aralık 2012

YANLIŞ SEÇİM




Yüzüne yapışan kar tanelerine aldırmadan içinden haykırıyordu "Lütfen, bitsin artık. Lütfen... Lütfen..." Gözlerini sımsıkı kapatmış, ellerini göğsünde kilitlemiş, çamurlu bir yerde diz çökmüş oturuyordu. Altından, örümcekler, solucanlar, yeraltı pislikleri akıp gidiyordu. Aldırmadı... Titreyen ellerini daha da sıkı kenetledi ve iç sesini biraz daha yükseltti. Göz kaslarını gevşetse bilmediği bir boşluktan yuvarlanıp düşeceğini hayal etti. Gevşetmedi...

 Yarasaların sesi kadar ürkütücüydü gece. Donmuş gözyaşı kadar tatsız. Uğuldayan bir rüzgar gibiydi içinde... Meleklerin kanat çırptığını hissedebiliyordu. Ve başka boyutlardan gelen o kekremsi kokuyu... Bilmediği harfler uçuşuyordu havada, yüzüne yapışan kar taneleri değildi. Çözmesi gereken bir şifrenin ipuçlarıydı. Gece daha da soğuğa bürünürken uzaktan belli belirsiz bir ses işitti. "Yine yanlış seçim."

Bu da ne demek oluyordu şimdi ! Nasıl bir şeydi bu! Korkuyordu, hem de çok. Damarları bile titriyordu korkudan. Organları çalışma hızını artırmış sanki patlayacakmış gibi alarma geçmişlerdi. Kayıp kentlerin tanrıları sanki tüm korkunçluğuyla etrafını sarmıştı. Gözünü açsa mezardan çıkıp gelen gri tonlu yaratıkları görecekti. Buna dayanabilir miydi! Cesaretini toplamak istedi ama çoktan pes etmişti. Ruhunu huzur meleği Azrail' e teslim etmenin vakti gelmişti. Gözünü açmayacaktı. Yargılanmayacak, kimseyle hesaplaşmayacaktı! Gözünü açtığında göreceği farklı şeyler olsa bile buna hiç gücü yoktu. Zaten çok uzun zamandır rutin, uyuşuk hayatından da sıkılmıştı. Yaşamın artık haz vermediği apaçık bir gerçekti. Tüm iliklerine kadar yalnız ve umutsuzdu...

Sımsıkı kapattığı gözlerinin arasından mavi bir ışık ve karmaşık görüntüler belirdi aniden. Hayır, gözlerini açmamıştı! Aksine öyle bir kapatmıştı ki adeta mühürlemişti. İçindeki korku kat kat artmaya devam ederken görüntüler hayret verici berraklığa kavuştu. Elini uzatsa dokunacak ve o görüntünün bir parçası olacakmış gibiydi. Bir tiyatro sahnesini en önden izler gibiydi. Bu gördükleri kendi hayatının iz bırakmış parçalarıydı. Kendi hayatından parçaları anlamsızca izlerken tekrar o sesi duydu. Bu sefer daha anlaşılır ve daha yakından. "Yine yanlış seçim."

Melekler tekrar kanat çırpmaya başlamışlardı anlaşılan. Sert rüzgarları adeta hücrelerini bir bir yok ediyordu. Omzuna bir el nazikçe dokunuverdi. Ürperdi. Teninin ısısını ve yumuşaklığını hissetmişti. Aniden karar verip gözlerini saliseler içine açtı. Gördüklerine inanamadı !Yüzüne çarpan bembeyaz ışık, savrulan kar taneleri, yukarıdan ona telaşla bakan arkadaşları! Yine kayak yapmayı becerememiş, tüm hızıyla kocaman bir çam ağacına toslamıştı. Sonrası... Tabiki "Yanlış seçim." O pembe kar botlarını hiç giymemeliydi...

Aylin ALAGÖZ/ 2012

Hiç yorum yok: