20 Temmuz 2012

DANSIN DİLİ



Derinlerden gelen bir melodi yavaşça çalınır kulağınıza. Sonra ritim hızlanır ve ruhunuz bedeninizi ele geçirir. Dans eden vücudunuz değil duygularınızdır aslında. Dans eden siz değilsiniz. Aşk, mutluluk, hüzün, cesaret, güvendir sahnedeki... Aşkın dansı, mutluluğun dansı, hüznün dansı, ayrılığın dansıdır o. Mimik ve jestlerin muhteşem anlatımıdır dans. İçinde yalan barındırmaz. Bedenin, ruhun çıplaklığıdır. Bazen ise sadece gözlerde ve hafifçe dokunuşlarda saklıdır anlatılmak istenen. Konuşmadan çok şeyin anlatılabildiği eşli danslar gibi. Sevgiyi de nefreti de aktarırsınız karşınızdakine. İnanın sözcüklerden daha kolay anlaşılır beden dili, ruhun dili ve dansın dili... 

Müzikten önce eş seçimiyle başlar dans. Partnerinle karşı karşıya gelirsin, çekingen bakışlarla... Tenler birbirine değince, uyum sağlanınca dans yavaşça başlar, alışınca müziğin ritmiyle iki ayrı beden tek bedene dönüşür.Tıpkı "Tango"da olduğu gibi... Tango, hem bir müzik hem de bir dans türüdür.Müziği, dansıyla beraber gelişmiştir. Aşk ve melankoliyi bolca yaşatan, doğaçlamalara olanak sağlayan estetik bir danstır. Yapması da izlemesi de ayrı bir keyif verir insana. Sırf bandoneon dinlemek bile ruhunuzu başka diyarlara götürebilir. Benden söylemesi!

Dans bence bir tedavi yöntemidir. Ruhun gıdası müziklerle dans edildiğine göre ruhun tedavisi de danstır. Bazen hareketli, bazen yavaştır... İçimizdeki kötülüklerden arınmak, aşka ulaşmak için bir yoldur aslında. İçinizdeki kadını keşfetmektir belki de...Eski bir ninninin içimizde canlanmasıdır. Yalnız bir kadının ayak izleridir, teninin yumuşaklığıdır. Yaşanmamış bir duygu, kurulmamış bir düştür hayallerde. Sabırdır, beklemektir... Bazen ise çekip gitmektir. Karanlık bir yolda tek başına yürümektir. Gerçeklere bürünmek ve hakkını verebilmektir. Duygularla çoğalabilmektir. Zamanın boşluğunda aslında yok olmaktır dans... 

Kaybettiğin benliğine ulaşmak, dokunmak ve kendinle sevişmektir dans...


Aylin ALAGÖZ/ 2012

Hiç yorum yok: