6 Nisan 2013

SANDIM Kİ



Sandım ki ile başlayan cümlelerim var benim, sonunda hayal kırıklığı hissettiğim... 6 Nisan' da bu yazıyı yazmamın bir sebebi var. Nisan olduğu için değil ayın altısı olduğu için...

Sandım ki zaman geçince her şey durulacak. Hayat eski rutinine geri kavuşacak. Sokakta yürüyen insan manzaraları, ağlayanlar, gülenler, sarılanlar, haykıranlar hepsi bana normal gelecek. Seyre dalacağım çoğu zaman hayatı, kimi zaman da düşleri. Dokunamayacağım hayallerim olacak bazen. Hayal etmek bile yetecek aslında. Ekşi bir limonun ağzımda bıraktığı hafif şekerli tat gibi olacak hayatım. Keskinliklerden oluşacak, gizlerden..Hafif bir dokunuşu olacak rüzgarın. Mesela saçlarını dağıtacak. Ilık bir bahar akşamında sütlü kahvemi yudumlar gibi olacağım. Gelecekte! Belki de çok uzak bir gelecekte! 

Dedim ya bu yazıyı ayın altısında yazmamın bir sebebi var. Bir de elbette anlayanı...

Sandım ki gözlerimi kapatınca daha iyi duyumsayacağım olanı, biteni. Sandım ki susunca çareler kendiliğinden gelecek ve o düğümü çözecek. Konuşmak bu kadar mı zehirli anlamadım ki! İçini dökmek, hissettiklerini açıkça söylemekten korkar olmuş insanlar. Kapalı kutuları başka kapalı kutulara ve en nihayetinde onu da kilitli bir sandığa kapatmışız. Asla ulaşılmasın diye! Kimi zaman harflerimizi eksiltmişiz kimi zaman bakışlarımızı. Bilinmeyen bir zamanı beklemek aklımın bana yaptığı oyunların iki misline çıkması demek. Berraklığımın azalıp çakıl taşlarımın çoğalması gibi... Mavi gökyüzümün kararmasını hiç istememiştim. Sandım ki yıldızlar geceyi ayınlatır. Karanlğın içinde yanan umut ışıkları gibi. Sandım ki benim hayatım hep gündüz. Sandım ki yıldızlar dileklerimi gerçekleştirmek için bir aradalar. Sandım ki gecenin sonu hep aydınlık...

Dedim ya bu yazıyı ayın altısında yazmamın bir sebebi var. Bir de anlamayanı...

Sandım ki oyunlar sadece çocuklar tarafından oynanır. Büyükler neden gereksinim duysunlar ki! Kelimelerle dans edebilmek büyüklerin yeteneği... Konuşmak, yazmak, anlatmak, aktarmak, empoze etmek, inandırmak, söylemek, diretmek, kabul ettirmek... Aman ne büyük yetenek! Peki ya neyi beklediğini bilmemek ve susmak nasıl bir yetenek, nasıl bir oyun, nasıl bir ders... Muamma içeren sözcükleri hayatımdan tamamen silmek istiyorum. Sandım ki ben kararlıyım. Sandım ki açığım ve malesef sandım ki sabırlıyım. Ve anladım ki muammalara ve bilinmezliklere sabrım yok. Ve anladım ki neyi beklediğini bilmeden geleceğe atacak bir oltam yok. Ve anladım ki kendimden başka yıldızım yok...

Dedim ya bu yazıyı ayın altısında yazmamın bir sebebi var. Bir de duymayanı.

Aylin ALAGÖZ/ 2013

1 yorum:

Adsız dedi ki...

içten ve güzel düşüncene sağlık