Tesadüfle başladı her şey... Yıllarca birbirini gören ama konuşmayan iki yabancı için. Yıllar sonra zaman- kader ikilisi kapılarını hafifçe onlara doğru araladı. Eski yüklerinden yeni yeni kurtulmaya başlayan kız, her gün konuştuğu bu erkekte sanki kendini görüyordu. Ya da yitip giden bir parçasını... Gün geçtikçe hem tedirginliği artıyor hem de içindeki heyecana ket vuramıyordu... Ne kadar garipti oysaki yeniden birine karşı bir şeyler hissedebiliyor olması. Kalbinin çarptığını hissediyordu gelen her mesajda. Hayır! Tabiki hayal kurmuyordu onunla ilgili. Çünkü, kurduğu hayallerin yıkılma ihtimali bile onu ürpertiyordu. Bir de gerçekleşmezse bir daha nasıl toparlanabilirdi. Kırık parçalarını nasıl bulabilirdi. Kalbini hep saklıyordu konuşmalarında... Erkeğin ne düşündüğü onun için muammaydı. Ama hissediyordu olmayacağını... Yine de içinde yaşama umudu gibi gizli kalmış bir filiz yeşeriyordu. Nihayet yüz yüze görüştüler. Erkek fark etmedi bile titreyen o elleri, ışıldayan gözleri...Aşk zaten tek taraflı olmak zorundaydı "aşk" olabilmek için... ""Olsun" dedi kız. Her zaman elindekilerle çok mutlu olmayı başarabilmişti çünkü. Görmek, konuşmak bile yeterdi ona... Aşkını eline aldı ve kimsenin uzanamayacağı bir rafa kaldırdı. Kimse görüp de dokunmasın ona diye...
Haziran sabahıydı bir sonraki buluşma... Gecenin sonuna kadar uzayacağından ve farklı duygular tadacaklarından ikisi de habersizdi. Sıcaktı, pırıl pırıldı gün. Etraftaki herkes çok güzeldi. Mutlu olunca herkes böyle görünürdü göze. Kırk yıllık hatırlara yenisini eklemek için yudumladılar kahvelerini. Kızın içine bir şey doğmuştu. "Kapat" dedi "Falına bakayım." Kız yanılmamıştı. Karşısındaki erkek de onun gibi yaralıydı. Kırgınlıkları, pişmanlıkları ve keşkeleri vardı. Buruktu içi...Geçmişten kalan cam kırıkları da hala çıkarılmamıştı kalbinden. Zaten böyle bir niyeti de yoktu erkeğin... Umursamaz bir tavırla üzerini örtmüştü sadece kökünden kazımak yerine. Şarap eşliğinde biraz iç döktüler sonra. Kız haddinden fazla açmıştı sanırım içini. Güvendiğinden ya da geçmişten tamamen kurtulmak istediğinden mi bilinmez. İstiklal caddesinin büyülü kalabalığının içinde yürüdüler.Konuştular, sustular ve yürüdüler... Şarabın etkisi de saatler ilerledikçe caddeye doğru akıp gitti...
Gecenin ilerleyen saatlerinde biraz kalabalıklaştılar. Biralar içildi, arkadaşlarla sohbetler edildi. Kızın sağ işaret parmağına kondurulan öpücük hala hafızasından çıkmadı. Hafızasına kazınmış bir çok şey oldu aslında o gece. Hiç beklemediği bir şekilde elinin tutulması ve daha sonrası. Sadece içkinin etkisiydi erkekteki. Sonrası mı? Sonrası kız için bekleyiş. Erkek için bitiriş oldu. Kızın aşkı sadece bir güne sığdırılmış anı olarak kaldı. Şimdi mi? Yok öyle bir şey...
Aylin ALAGÖZ/ 2012
Aylin ALAGÖZ/ 2012
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder