Biri gelmek üzere... Biri gelmeli...
Koridorda yankılanan kadın kahkahalarının boğucu havasını umursamayarak kalabalığın içinden geçti. Senaryo yazarlarının ukala bakışları arasında gözlerini boşluğa dikerek hedefine ulaştı. Oksijen taneleri akciğerleriyle buluştuğu için mutluydu. Parfüm kokularıyla bezenmiş yapay insanları ardında bıraktığı için huzurlu...
Biri gelmek üzere... Biri gelmeli...
Caddenin renkli ışıklarına karışarak yüzündeki makyajı gözyaşlarıyla sildi. Ayakkabılarının topuklarından kurtulup milyonlarca insanın gelip geçtiği caddenin sıcak, aşınmış taşlarını teninde hissetti. Kendi başarılarının tutsağı olmuş, herkes için erişilebilir lüks hayallerinin peşinden gitmeyi bırakmıştı artık. Hayallerindeki dünyanın aralık kapılarını kapatmış "belki" ile başlayan cümlelerin "ama" ile devam eden gereksiz açıklamaların üstünü tek hamlede karalamıştı.
Hep aynı hikâye... Yaşamının yaşanmışlıklarından kalan tortulaşmış birikintiler... Geriye kalan izler, izlerden oluşmuş tecrübeli "ben" ler...
Saçma yaşam döngüsünün üzerinde dönüp durduğu "yarın"lara inandığı yaşamının çıkmaz sokağa bağlandığını anlamıştı. "Kelimelere takılmamak " gerektiğini bir kez daha öğrenmişti. Sözcüklerin zamanla hükmünü yitirdiğini bambaşka bedenlere bürünüp bambaşka ruhlara sahip olduğuna defalarca tanık olmuştu. Defalarca başka iklimlerdeki insan kılıklarına aşık olmuş, defalarca yanılmış ve defalarca kendi kimyasına yabancılaşmıştı.
Biri gelmek üzere... Biri gelmeli...
Bu akşam "farkındalık duyuları" bir parfümün kokusuyla uyanmıştı. Üzerini zamanla örttüğü anıları canlanmış, senaryosunun içinde boğuluyormuşçasına bir his uyanmıştı bedeninde. Beyninin yıllarca sakladığı ve gün yüzüne çıkarmaktan korktuğu yaşanmışlıklar bir anda o kokuyla kalbinin sızlamasına neden olmuştu. Koşar adımlarla uzaklaşmaya çalışırken, terk ettiği geçmişinin kalıntılarına dahi basmak istemiyordu.
Caddenin kirli havasını soluyarak sabaha kadar yürüdü.İğreti hissetti kendini şehrin dinginliğinde. Ve bir müzikle irkildi kulakları. Yerdeki cam kalıntılarına basarak müziğin geldiği yöne doğru yürüdü. Müziğin ritminde kaybolup giden bedeninin parçalarına baktı... "Hiç"likle oluşmuş benliğine, gözlerini gözlerinden alamadığı "biri" tam da buradaydı. Şehrin görünmez son yolculuğundaki ufuklarda...
Biri gelmeli...
Aylin ALAGÖZ/ Ağustos 2014
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder