Herkes sanki uzun bir tatile gitmiş gibiydi.Pencere pervazları ıssızdı. Toza bulanmış kaldırımlarda uçuşan sonbaharın kuru yapraklarıydı. Yalnızlığın insanın midesini ekşiten, canını acıtan, tüm bedenine baskı yapan krampı hissetti vücudunda. Seslenişleri kendi içinde sessizliğe bürünüyordu. Dudaklarından çıkan kelimeler kendi varlığını anlamlandıramıyordu artık. Bekledi... Denizin saydam maviliğini seyre daldı.Mühürlü dudaklarındaki anıların lezzetini hissedercesine. Bekledi...
Rüzgar dolaştı saçlarında.Usulca okşadı yumuşak dokunuşlarıyla... Sol tarafında yükselen güneş yavaş yavaş ısıtıyordu bedenini. Silik bir karakalem çalışması gibi belli belirsiz görünen şehrin silueti belirmeye başlamıştı. Bu suskunluk kırık kalplerin şehirleştirilmiş hapishaneleri miydi yoksa ! Sıkışmış insanların suskun çığlıkları bu siluete mi hapsolmuştu!
Isınan bedenini özgür bırakıp yürüdü. Sert bir zemini süpürüyordu narin ayakları. Geçmişi ve geleceğini kapsayan bir salınım hareketiydi vakit. Ne zaman en uzağa gitse başladığı noktaya daha yakındı nedense. Uzaklaşmak mümkün mü kendinden ! Attığı her adım bir öncekinin hep peşindeyken! Yürümeye devam etti. Çocuk değildi artık. Oyun zamanı çoktan sona ermişti. Bir oyunun sahne arkasına sığdırılmıştı düşleri. Gözlerden uzak... Yürüdü...Kalp ritimleri hızlanıp kaburgasından fırlayacak kıvama gelene kadar saatlerce yürüdü.
Karanlık göklerin ardından gelen bir bulut gibi çöktü şehrin renklerinin üzerine. Lambaların yalancı, ruhuna yabancı renkleri kaldı sokaklarda. Sorgu odasına alınmış bir kalple baş başaydı. Somutluklardan sıyrılıp kendi soyutluğuna soyundu. Herkesten uzak yalnız bir tatile ihtiyacı vardı. Suluboyayla boyanmış gelişigüzel bir hayata..Karaltının içinde beyaz bir tondu artık. Gerçek ve hayalin ötesinde...Bitti...Bitmez dediğimiz hikayelerin sonu gibi "yokluk" hissi ile bitti.
Aylin ALAGÖZ/ MAYIS 2014
2 yorum:
Özlemişim yazılarını
açma arayı bu kadar..
Teşekkür ederim canım ;) özlenmek güzel.
Yorum Gönder