"Hoş geldin" dediklerinin, zamanla ağırlaşan bir hastalık gibi çözümünün tükendiğini görmüştü. Kalbinde hissettiği ile zihninle belirttiği imge aynı bedende buluşamıyordu. Hayallerin içini doldurmak bir ömre bedeldi şu zamanda. Zamanının ne zaman geleceğini bilemeden, kendi olmaya çalışırken bambaşka "ben"lerle karşılaştı hep. Başkalarının acımasızca çizdiği karakalem resmiyle...
İç içe geçen halkaların, kördüğüm olduğu duygular gibiydi düşünceleri. Şefkat nerede, anlayış nerede kaybolmuştu kimbilir. Dünyası çamur içinde kalmış, kendini ifade etmeye çalışırken yanlış cümlelerle buluşmuştu. Bataklıktı etrafı... Ne kadar temiz olursan ol içine çekerdi işte. Ve ellerin bir kere çamur oldu mu günden güne kirlenirdi bütün vücudun...
Acımasız olmayı becerebilen insanlara gıptayla bakardı hep. Kendi haritalarını net çıkarmış insanlara... Sadece kendi mutluluğunu kendi zevklerini düşünenler mutluydu. Mutluluk bulutu da zaten hep onların etrafındaydı. Bu dünyada onun yeri yoktu. Yanlış anlaşılmıştı bir kere ve bu bundan sonra hep böyle devam edecekti.
Topraktan çıkan minicik bir filiz geldi aklına. Sevilmeye büyütülmeye muhtaç, sevdikçe çoğalmaya hazır. Yapraklarını çoğaltmaya güzelleşmeye, güzelleştirmeye... Bir zamanlar o da öyleydi minicik bir filizdi. O kadar çok sevildi ki o kadar çok renklendi o kadar çok meyve verdi ki, adeta kabına sığamıyordu. Demiştim ya zamanının ne zaman geleceğini bilemeden hayallerinin içini tıka basa dolduruyordu diye. Her mevsim sahibine biraz daha bağlanıyor biraz daha onunla tekleşiyordu.
Sonra ne mi oldu? Dünyanın acımasız düzeniyle yüz yüze gelmek zorunda kaldı. Yaprakları tek tek koparıldı, meyve veremez hale geldi. Sevgisizlikten kurudu, çölleşti ruhu. Siyahlara büründü hayatı...
İşte o zaman anladı insanın da sevgisizlikten kaskatı kesileceğini. Ve tek bir kurtuluş vardı aklında: değişmek... Bunun için yapması gereken çok basitti. Bir kez daha "hoş geldin" demeliydi.
"Hoş geldin ölüm."
Aylin ALAGÖZ/ 2013
1 yorum:
Bir isyan daha... Güzel bir yazı olmuş.
Yorum Gönder