Kadın olmak zor zanaat. Günün büyük bir bölümü mutfakta geçer. Mutfağın efendisidir kadın. Her şey ondan sorulur. Buzdolabının hakimi, fırının kraliçesidir adeta. Elleriyle mucizeler yaratır öğünlere yetişmek için. Sabah kahvaltısı, öğle ve akşam yemeği. Bir de tabi beş çayları.Pratik zeka gerektirir yemekleri düşünüp yapmak ve lezzetini tutturmak.Bitmek tükenmek bilmeyen bu kısır döngü içinde her güne farklı bir yemek düşünür kadın, farklı bir tat olsun ister. Tıpkı hayattan aldığımız zevkin her gün başkalaştığı gibi. Kendini mutfakta yeniler.Kullandığı baharatlarla tıpkı bir kimyacının laboratuvarında çalıştığı gibi çalışır. Hiçbir şeyin ölçüsünü kaçırmadan. Ölçüyü kaçırınca bilir ki yemeğin lezzeti de kaçar.
Sanırım kökenimde bir İtalyanlık var. Yoksa makarnayı bu kadar çok sevemezdim dimi ama? Bugün laboratuvarımda el yapımı taze kekikli, biberli ve naneli makarna denedim ve gayet de başarılı oldu. Üç peynirli tortelliniden neyi eksik ki? Bir de peynir eklersek tamam olur herhalde. Yanına karpuz da kesince bu güneşli günde muhteşem bir öğle yemeği olur. Bir de şarap mı açsak yanına :)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder